Behçet Necatigil’in Kareler’i Üzerine*

karee

Okur ve eser arasındaki sırlı ilişki çoğu kez yazılan metnin uzağında ve ondan bağımsız bir düzlemde ilerler. Bazen yazarın bile dahil olamadığı, tarifi güç bir etkileşim vardır ortada. Edebiyatın gerçekliğe dönüştüğü bu ayrımda en büyük kırılmayı elbette okur yaşar. Sahici bir eserin ortaya çıkardığı etki, okurun dünyasını genişleten, zenginleştiren bir gücü de beraberinde getirir. Ne ki yazar, yapıtını ortaya çıkardıktan sonra bir anlamda işlevselliğini de terk etmiş olur. Okurun büyülü dünyasına açık kapı bırakarak kendi gerçekliğine, kabuğuna çekilir. Bu uzaklaşma halini, eserin kendi macerası için doğru bir hamle olarak düşünmek mümkün. Yazılan ve okunan eser arasındaki farklılık, yazarın uzaklaşması ve tümüyle okurun tarafına geçmesiyle gerçek karşılığını bulur. Çünkü bu durumda geride sadece eser ve o eserin belki de gerçek sahibi olarak her zaman okur kalacaktır.

YORUMCUNUN NİYETİ

İlk basımı on yıl önce 3F Yayınlarınca yapılan Kare-Deniz, gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısıyla Nisan ayı içerisinde Şule Yayınları tarafından okura sunuldu. Hasan Akay böylelikle eşine pek rastlanmayan bir çabanın ve de çalışmanın sonucunda okur ile eser arasındaki bu sırlı ilişkiyi güçlendiren, çoğaltan oldukça zengin bir yapıt kazandırdı edebiyatımıza. Akay, Behçet Necatigil’in Kareler Aklar kitabının bir bölümüne odaklanarak metnin kurgusu ve dinamiği üzerinden Kareler adlı bölümü ince ince dokuyor Kare-Deniz’de. Hasan Akay’ın büyük bir özen ve özveriyle ortaya çıkardığı bu inceleme ve çözümleme kitabı, nitelikli bir metnin nasıl okunması gerektiği üzerinde duruyor daha çok. Bir eserin –okunması oldukça güç olsa bile- mutlaka çözümlenebilir olması, Kare-Deniz’in çıkış noktasını vurguluyor bu anlamda.  Akay’a göre eksiltili anlatım tekniğiyle yazılmış olan Kareler Aklar kitabı, her şeyden önce görsel şiirin anlatım olanaklarını genişleten çok yönlü bir bakış kazandırıyor okura. Behçet Necatigil, Kareler Aklar kitabının kurgusu için merdiven şiir yönteminden söz eder. Şair, Batı’da ve başka diğer edebiyatlarda benzerine pek rastlanmayan bu yöntemle şiirinin etki gücünü genişletir ve şiirinin -kapalı değil- yeni anlam ve yorumlara açık, bütüncül yapısından söz eder böylelikle. Hasan Akay’a göre Necatigil şiirinde ilkin anlam önemlidir. Daha sonra da kasıt. Akay tam da bu noktada Umberto Eco’nun, bir eserin tarifi için ortaya koyduğu meşhur niyetler’ini hatırlatır. Eco’ya göre üç öncelik vardır: Yazarın Niyeti, Yorumcunun Niyeti, Metnin Niyeti. Bir eseri sağlam üç ayağa oturtan bu bakış, nitelikli bir metnin olmazsa olmazlarıdır çünkü. Necatigil şiiri için önce anlam önemlidir diyen Hasan Akay, bu görüşünü biraz daha genişleterek ‘Amaç, anlamın çoğaltılması ve –mümkünse- derinleştirilmesi’ şeklinde özetliyor.

KARELER’İN BOŞLUĞU

Hasan Akay Kare-Deniz’de Necatigil’in temel olarak iki şiiri üzerinde duruyor. Bunlardan ilki Çıkartma. Boşluk fikri ve imgesi, Necatigil şiirinin nihaî amacını büsbütün işaret ediyor Akay’a göre. Burada şairin bir sözünü hatırlatıyor ve boşluk sözcüğünün taşıdığı ağır anlamı bir kez daha dile getiriyor: “Sanatın ekleme değil, çıkarma olduğunu günden güne daha iyi anlıyorum”. Necatigil, gereksiz sözcükleri olabildiğince eleyerek rafine bir şiirin peşinde koşmuştu her zaman. Bu açıdan bakılırsa ‘Çıkartma’ sözcüğü ve de şiiri, Behçet Necatigil’in edebiyat ve de hayat görüşünü açıkça işaret eder.  Çıkartma sözcüğü aynı zamanda eksiltme anlamına da karşılık geliyor, ama eksilen sözcükler öz’ün ortaya çıkmasını ve değer kazanmasını da sağlamış oluyor böylelikle. Kareler’deki sözcüklerin arasını açarak, yani boşluklar oluşturarak, aynı anda birden fazla şeyi anlattığını söylüyor Behçet Necatigil. “Bile/Yazdı” adlı kitabında bu konu için şöyle diyor: “Ben, düşündürücü yanlarını çoğaltmış, yatırım ve çabaları çokça, çokgen bir şiirden yanayım.” Necatigil’in bu cümlesinden hareketle, boşlukların gizlediği anlamları çözme işini okura devrettiği görülebilir. Hasan Akay kitabın bir yerinde “Metin, ancak okur varsa tamamlanabilir. Metin okurdan bilinçli ve etkin bir işbirliği bekler.” cümlesine yer vererek boşlukta gizlenen çoğul anlamları, Eco’nun niyetleri çerçevesinde bir kez daha ifade eder. Dolayısıyla boşluğun da şiire dahil olduğunu, şiirlerin oluşturduğu boşluklara başka anlamlar yüklemenin mümkün olduğunu belirtir. “Şiirde boşluk olsa da, şiir boşluk içinde değildir,” diyor Hasan Akay. Boşluğu, gerçeğin gölgesi olarak yorumluyor ve ekliyor: “O halde anlam boşlukta ve boşluk içinde, boşlukla birlikte vardır.”

Kare-Deniz’in Çıkartmalar dışında ele aldığı bir diğer önemli şiir de ‘Hassas Terazi’. Akay aslında bu şiirde de boşluğun izini sürüyor ve anlamı genişleterek terazi imgesine yer açıyor. Bu boşluğun aslında denge olduğunu; şiirin anlamını kuran temel ögenin ‘gözüken’den çok ‘gözükmeyen’de olduğunu belirtiyor. Bu düşünceden hareketle Necatigil şiirini bir terazi olarak yorumluyor Hasan Akay. Somut şiirle soyut şiir arasındaki bir denge terazisi. Üstelik şiirin ana meselesini oluşturan bu boşluk imgesini Taoculuk ve Zen-Budizm ilişkisiyle birlikte ele alıyor. Kareler’deki boşluklu yapıyı, Taoculuk’un temel öğretisi ‘Erdem var olanda değil olmayanda, boşluktadır’ önermesiyle beraber değerlendiriyor. Akay’a göre Kareler’deki boşluk, estetik bir kaygının çok daha ötesindedir. Başka bir hatırlatma daha yaparak H. Zimmer’in Hint Felsefesi kitabına gönderme yapıyor ve ‘Nirvâna da boşluktur. Bütün nesneler boşluğun karakteristik özelliklerini taşırlar.’ cümlesine yer veriyor.

Hasan Akay’ın Kare-Deniz adlı inceleme kitabı Behçet Necatigil şiirlerini çözümleme amacı dışında, nitelikli bir okur olmanın gereği üzerinde de duruyor. Kare-Deniz’i, hem metinlerin ne şekilde okunması ve yorumlanması konusunda iyi bir başlangıç kılavuzu, hem de önemli bir şairin kurduğu dünyayı anlayabilmemiz için aracılık eden bir başucu kitabı olarak yorumlamak mümkün.

arkkpk

*Bu yazı, Arka Kapak dergisinin Temmuz 2016 tarihli 10. sayısında yayımlandı.